Çocuklu bekar anneler

 

Çocuklu bekar anneler
Bütün dünyada bir tek güzel çocuk var. Her anne gibi, ben de onun benimki olduğunu düşünüyorum! Minicik düğme burnu, yıldızdan yapılmış gözleriyle, devamlı gülen bir bebeğe sahiptim artık o doğduğu zaman. Büyüdü, pek bir şey değişmedi. 10 yaşında genç bir kız şimdi ve hala küçük güzel bir burnu, içinde yıldızlar parlayan kahverengi gözleri ve herşeyi komik görüp, değilse de komikleştiren bir mizacı var. Özellikle tokalarla tutturup uzatmaya çalıştığı saçlarını da unutmamak lazım tabii! Onunla olup, bir şeyi ciddiye almak ne mümkün... Beni de neşesiyle sarıp, kendi dünyasına götüren, duygusal, yaşından olgun genç bir kız benim çocuğum.

Bir şey değişmedi dedim ya. Hayatımızda çok şey değişti aslında. Ve belki her şeyi komik açıdan görmeye çalışan ve komikleştiren karakterim, olgunluğunu da bu değişen şeylere borçludur Diclesu ya da onu çağırdığımız adıyla, Dici...

Dört yaşındayken, ayrılığımız sonucu, babasının evden gitmesiyle değişen düzenimiz, evde, artık babasız geçen yeni bir yaşam. O ve ben. O günden beri başbaşa, kendimize yetiyoruz. Pek çok boşanmış anne ve çocuğunun yaptığı gibi... Hayatımızı yeniden kurduk. İçinde bazen acılar olsa da, kendimize yepyeni bir dünya yarattık. Anne-çocuk, birlikte yemek yaptık, kitaplar okuduk, yağlıboya resimler yapıp, yaşantımızı renklerle boyadık. Şampiyonluklarda turlar attık, bayraklar salladık, playstation'da maçlar yaptık, hep ben yenildim. Çoğu yılbaşını başbaşa, yalnız geçirdik. Küsmedik yalnızlığa, Edith Piaf'la dans edip, şarkılar söyledik; padam, padam, padam...

Hiç yorum yok:
Write yorum

Öne Çıkan Yayın

Teknik resim nedir? Tarihsel gelişimi ve önemi nedir

  Resim sanatı ve tekniklerinin gelişimi, insanlık tarihi kadar eskidir. Mağaralardaki yaşamdan günümüze kadar uzanarak devamlılığını sürdür...