Çocuklarınıza bağırmayın

 

Çocuklarınıza bağırmayın
Sık sık tekrarlanan bağırmalar, azarlamalar çocuğun belki de annesinden nefret etmesine neden olur. Eğer çocuğunuza bağırdıktan sonra hata yaptığınızı farkederseniz, hiç çekinmeden ondan özür dileyin.
Çocuklarına söz geçirememekten yakınmayan bir anne var mıdır? Küçük afacanlar, ayaklanıp dillenince, kendilerini dünyanın hakimi sanıp başta aile büyükleri olmak üzere çevrelerindeki herkese meydan okumak isterler. Yarının gençlerine iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı öğretmek için öncelikle sabır ve soğukkanlılık gerekli. Çocuklara disiplin uygularken hatalardan kaçınmalısınız. Hatalar neler mi? Onları Amerikalı Pedagog Tamara Elberlein sıralıyor.
Yetişkinleri çileden çıkarmayı bilirler
Çocuklar, yetişkinleri çileden çıkarmakta ustadırlar. Bazen öyle şeyler yaparlar ki, büyüklerin sabrı biranda tükenir ve avaz avaz bağırmaya başlarlar. Evet, hepimiz çocuklarımızın karşısında çaresiz kalınca, kurtuluşu bağırmakta buluyoruz. Ama hemen belirteyim, annenin bağırması, çocuğu istenmeyen hareketleri yapmaya yönlendirir. Siz ona bağırdıkça o da inatla, sizi kızdırmaya devam eder. Ve bu zıtlaşmadan o küçücük haliyle büyük zevk alır. Annesine meydan okumak, çocuğun kendine güvenini artırır.
Bazı anneler, çocuklarına bağırmak için fırsat kollarlar. Çocuklarının birer robot gibi büyüklerin istekleri doğrultusunda hareket etmelerini beklemek çok yanlıştır. Ama bu yanlışı annelerin büyük bir çoğunluğunun sık sık tekrarladıkları da bir gerçek.
Çocuğun oyuncaklarını toplamasını istemek için bile ona ‘Şu oyuncaklarını toplasana’ diye avaz avaz bağırmanın hiç bir anlamı yoktur. Çocuk bu bağırışlardan hem gizli gizli zevk alır, hem de içindeki isyan duygusu birden tetiklenir.
Çaresizlik yetişkinlere hata yaptırabilir
Peki ama anneler çocuklarına neden bağırıp dururlar? Uzmanlara göre, yetişkinler çocukların karşısında kendilerini çaresiz hissettikleri için bağırma yolunu seçiyorlar. Bu da yetişkinlerin kendilerini savunmak için seçtikleri bir yol. Ve tabii yanlış bir seçim. Çaresizlik öfkeyi yaratır, öfkenin dışa vurumu ise bağırmaktır. Bağırmakla bir sonuç elde edilemeyeceğini ise öfkelenen büyükler bir türlü kabul etmezler. Bağırışların dozu arttıkça, durum daha da kötüye gider.Bu arada bir noktaya değinmek istiyorum. Çocuklar istenmeyen, hoş olmayan bir hareket yaptıkları zaman genellikle yetişkinler bunların kendilerine karşı yapılmış bir hareket olduğunu düşünürler. Öfkelenip avaz avaz bağırmalarının en önemli nedeni de budur. Bir anda çocukla annesi birbiriyle savaşan iki düşman ordu kimliğine bürünür. Anne bağırarak savaşı kazanmak ister, çocuk bağırışlardan etkilenmediğini, zaferi kendisinin kazanacağını düşünerek, annesini kızdıran hareketi tekrarlamaya başlar.
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak içinBağırıp çağırmanın hiç bir şeyi değiştirmediğini anlayan annenin, bu alışkanlığından vazgeçmesi mümkün mü? Elbette mümkün. Ama bir insan ‘bağırmayacağım’ deyip de, bu alışkanlığından hemen vazgeçemez ki. Karşı tarafta, kurnazca, istediğini yapmayı başaran bir afacan vardır. Onun karşısında yenik duruma düşmek de anneyi endişelendirir.
Çocuklara her fırsatta bağırmanın yanlış olduğunu anlayan bir anne, sabır, kararlılık ve denemeler sayesinde kendini değiştirebilir. Ama bunu bir gün içinde başarması elbette imkansızdır.
Her şeyden önce, annenin kendini iyi tanıması gerekir. Eğer düzenli olarak çocuğunuza sesinizi yükseltiyorsa, kendi hayatınızı gözden geçirin. Çocuğunuza gerçekten kızdığınız için mi bağırıyorsunuz, yoksa, başka sorunlarınızın acısını farkına varmadan çocuğunuzdan mı çıkarıyorsunuz? Annelerin çocuklarına bağırmalarının arkasında, annenin hayatındaki olumsuzluklar, sıkıntılar yatabilir. Şimdi sizin yapmanız gereken şey, çocuğunuza bağırdığınız zamanlar, içinde bulunduğunuz ruh halini saptamak.
Gerçekçi yaklaşım yeterli olur
Biliyorsunuz, çocuklar insanı bazen delirtirler. Ama durun hemen delirmeyin. Biraz da çocuğunuzun o hareketi neden yaptığını anlamaya çalışın. Olaya bir de çocuğunuzun gözleriyle bakmayı deneyin. Ve tabii, küçük afacanı iyi tanımaya da çalışmak zorundasınız. Çocuğun bazı hareketleri neden yaptığını anlamak o kadar da zor değil. Her çocuğun farklı bir kişiliğe sahip olacağını unutmayın. Çocuğunuzun davranışlarını gerçekçi bir gözle değerlendirin. Çocuğun neleri yapabileceğini neleri yapamayacağını bilirseniz, ona boş yere bağırmazsınız.
Neden öfkelisiniz
Çocuğu yüksek sesle azarlamak, ya da bağırarak bir şeyi yapmamasını söylemek çocuk üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Hele küçük yaştaki çocukları bu tür uygulamalar korkutabilir. Çocuğun kendine güveninin sarsılması, birden kendini çaresiz ve yalnız hissetmesi, onun sosyal bakımdan gelişmesine zarar verir. Sık sık tekrarlanan bağırmalar, azarlamalar, çocuğun annesine karşı kendini savunmaya çalışmasına ve de ondan belki de nefret etmesine neden olur.
Bir çocuğun annesinden nefret etmesi, onun yaşam boyu çevresindeki kişilere karşı düşmanca duygular beslemesine yol açabilir. Çocuk kendini korumak için bazı önlemler alacaktır. Örneğin annesi bağırmasın diye ona yalan söylemeyi akıl eder. Gerçekleri gizlemeye çalışır. Küçücük dünyasının kapılarını kapatıp, büyüklerini dünyalarına almamayı denerler. Çocuklarınıza bağırmaya başlarken, bunları iyice düşünün. Yaptığınız hatanın sonuçlarına katlanmayı göze alın. Ve tabii, hiçbir suçu olmayan çocuğun da sizin hatanız yüzünden sorunlar yaşamasına izin vermeyin.Eğer çocuğunuza bağırdıktan sonra hata yaptığınızı farkederseniz, hiç çekinmeden küçük afacandan özür dileyin. ‘Şu anda kendimi çok kötü hissediyorum. Önce kendimi toplayayım, sonra seninle güzel güzel konuşuruz’ şeklinde bir açıklama çok yararlı olur. Hem siz öfkenizi bastırırsınız, hem de çocuk önemsendiğini farkeder. Çocuk, kendisine değer verildiğini anladığı zaman, küçücük aklıyla kendine çeki düzen vermesi gerektiğini anlar.
Çocuğunuza bağırdığınız zaman, derin bir soluk alıp, ‘Ben neden öfkeliyim?’ sorusunu kendinize sorun. Vereceğiniz cevabın çocuğunuzla ilgisi olmadığını göreceksiniz.

Hiç yorum yok:
Write yorum

Öne Çıkan Yayın

Teknik resim nedir? Tarihsel gelişimi ve önemi nedir

  Resim sanatı ve tekniklerinin gelişimi, insanlık tarihi kadar eskidir. Mağaralardaki yaşamdan günümüze kadar uzanarak devamlılığını sürdür...